“Nokta kadar menfaat için, virgül kadar eğilme!”

31/08/2025 Erol Anar 0

İnsanı hayat yorar. Bir noktaya geldiğinde insan artık ilişkilerinden, toplumdan, tabulardan, üzerinde baskı oluşturan her şeyden yorulmuştur. Bu yorulma bir teslim oluş ya da yukarıdaki alıntıda denildiği gibi bir vazgeçiş de değildir. Tam tersine, hiçbir şeyin anlamlı olmadığını anlamak ve bir dinlenme noktasına kaçıştır bir süreliğine.

Bazı insanlar hayata fazla gelir

01/06/2025 Erol Anar 0

Yüzüne gülerken seni aynı anda zihninde ve kalbinde öldüren insanlar. Belki sonsuza kadar yok olmanı dileyen insanlar. Her fırsatta birbirlerini kıskanan insanlar belki. Maskelerinin arkasından riyâkarlık akan insanlar.

Yanlış Hayatlar ve Yanılsamalar

11/05/2020 Erol Anar 0

Başkalarını yargılamaktan ve kendimize olmayan nitelikler bağışlamaktan başka bir şey yapmıyoruz. Hiç olmazsa başkalarını yargılarken kendimi de ayırmıyor, işin içine katıyorum. Kendime başkalarından daha yüksekte bir yer biçmiyorum asla. Kimseden yüksekte, ya da daha iyi değilim. Sadece kendim olmaya çalışıyorum eksiklerimle, çelişkilerimle ve yanlışlarımla, hatalarımla birlikte.

Prozac Toplumu (2): İdeoloji, Teknoloji ve Yabancılaşma

28/04/2020 Erol Anar 0

En ağır yabancılaşma, kişinin farkında bile olmadığı yabancılaşmadır. İnsan artık gezegenler ve yıldızlar kadar kendisine uzaktır. En kalın perdeleri çekmiş, en yüksek duvarları örmüştür kendi iç dünyasının üzerine. O artık yabncılaşmanın ta kendisidir.

İdeolojik Teknolojik Toplumsal Yabancılaşma (1): Prozac Toplumu

16/03/2020 Erol Anar 0

İçinde bulunduğumuz sosyal medya çağı ile ne kadar uyumlu bir söz, onu iyi açıklıyor. İnsanlar sosyal medyaya baktıklarında sanki aynaya bakmış gibiler. Yalnızca kendilerini görmek istiyorlar. Kendilerine hayranlar. Başkalarını ise kıskançlıkla, küçümsemeyle izliyorlar çoğu zaman. Şişmişiz şişebileceğimiz kadar, bundan sonrası patlama… Kendimize doğru bir patlama.

İktidar Psikolojisi ya da İktidar ve Psikoloji

04/11/2019 Erol Anar 0

Siyasal iktidar birey üzerinde otorite kurmak için onun doğal psikolojisini de bozmak zorundadır. İtaat eden birey artık kendisi değildir, o olması istenilen kişidir otoriteye uyum sağlamış, biat etmiş ve kendi kişiliğinden ödün vermiştir. Siyasal iktidar ve kitleler arasında bu anlamda sürekli bir psikolojik savaş vardır. İktidar psikoloji tekniklerini kitleler üzerinde kullanır. Yeri geldiğinde duygusal kendini acındıran ama kitleyi birleştirici söylemleri kullanır, yeri geldiğinde çok güçlüymüş gibi kitleyi böler, esip gürler. Çoğunlukla da içeride esip gürler, dışarıda boyun eğer ya da uyumlu davranır.

Hiçbir şeyden Kaçamamaktır Hayat

01/09/2019 Erol Anar 0

Kaçtığımızı düşünsek de, bu toplumsal hayat içinde özgürlüğümüz denildiği gibi bağlı olduğumuz ipin uzunluğu kadardır. Kazancakis’in dediği gibi, özgür değiliz, sadece bazılarımızın bağlı olduğu ip, diğerlerinden daha uzun. Bu da bazılarımızın özgür olduğu yanılsamasına neden oluyor.

Ölü Adam ve Hayat Üzerine Birkaç Not

29/08/2019 Erol Anar 0

Kitabı okuyup bitirince insan huzursuz oluyor, yabancılaşmayı hissediyor ve kendi kendisine şöyle soruyor:
Acaba ben yaşıyor muyum, yoksa zaman mı dolduruyorum? Yaşamaktan zevk mi alıyorum,
yoksa rutin bir şekilde tatminsiz bir yaşam mı sürüyorum? Acaba ben de ölüp dirildim de, bunun farkında değil miyim?
Ya peki siz, sizler de yaşıyor musunuz? Yaptıklarınızdan, yediklerinizden zevk
alıyor musunuz? Yoksa yaşayan birer ölü müsünüz?

Düşünce Bir Duruş Biçimi, Hayat İse Bir Akıştır

22/05/2018 Erol Anar 2

Düşünce bir duruş biçimidir, oysa hayat bir akıştır. İkisi arasında uyum sağlayamayız her zaman. Bir şeyleri bulduğumuzu sanırız ve Dostoyevski’nin dediği gibi noktayı koyarız. Aradığımızı bulduğumuzu sanırız, oysa gözden kaçırdığımız, hayatın hiç durmadan akan ve bembeyaz köpüklerle aşağıya dökülen bir şelale gibi sonsuz bir akış olduğu gerçeğidir. Durup dinlenmeye fırsat yoktur çoğu zaman, siz durduğunuzda hayat durmaz, sular sizi sürekler, ama çoğu zaman sizin istediğiniz yöne doğru değil. Eğer kendinizi suların akışına bırakmış ve hayata teslim olmuşsanız gitmek istediğiniz yere değil, akışın tesadüfi olarak sizi götüreceği yere gitmeye de razı olmuşsunuz demektir.