Buradaki yanılsama, insanlara özgür olduğu yanılsamasını vermektir. Özgürlük ile eşitliğin yan yana ve ayrılamaz şekilde birbirine bağlı olduğu unutturularak, özgürlüğün içeriği boşaltılmıştır. Özgürlük aynı olanaklara sahip insanların farklı tercihleri sonucu ortaya çıkar. Çağdaş kölelik ve eşitsizlik üzerine kurulu bir sistemde kimse özgür olamaz. Bu olanaklara sahip olanlar dahi.
İstemeden varım, istemeden öleceğim. Olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum, birer hiç olan şeylerin ortasındaki soyut ve tensel noktayım – ki o şeylerin bir adım ötesinde değilim ben de. Bulutlar… Hissettiğimde nasıl bir sıkıntı, düşündüğümde nasıl bir rahatsızlık, istediğimde nasıl bir yararsızlık!
Bazen öyle bir kenara çöker düşünürsün. Her şey anlamsızdır, yeni fark etmiş gibisindir sanki bu gerçeği ama. Kendini tanıyamazsın. Geçmiş anlamsız gelir birden sana, şu an ve gelecek de. İçi boştur yaptığın her şeyin. Sanki bir rüyada gibisindir. O an, bir anlığına uyanmışsındır. Yeniden uyuyup her şeyi unutmak istersin. Ama bir kez uyandın mı bu uykudan, bir daha asla uyuyamazsın.
İnsan dışarıdan yardım ve destek alsa da kişisel aydınlanmasını ancak kendi çabasıyla gerçekleştirebilir. Bunun için sürekli okuyup, araştırması ve bu da yetmez, her şeyi sorgulaması, analiz etmesi gerekir. Yanlış olduğuna ikna olduğu fikirlerinden vazgeçmesi de önemlidir. Sürekli bir gelişim çizgisi içinde olmalıdır insan kendi aydınlamasını gerçekleştirebilmek için.
Ne yazık ki başkalarının isteklerinin hamalı oldun sen, kendi isteklerini ise içine gömdün. Sana kariyer, para ve iktidar kapılarını gösterdiler. Bu yoldan yürümen gerektiğini söylediler. Ve sen de onlara itaat ettin. Ama o kapılardan girerken kendi gerçek özünü kapıda bırakacağını söylememişlerdi sana. Girdiğin kapıların içinde, bütün bunların boş olduğunu anladın sonunda
Kaçtığımızı düşünsek de, bu toplumsal hayat içinde özgürlüğümüz denildiği gibi bağlı olduğumuz ipin uzunluğu kadardır. Kazancakis’in dediği gibi, özgür değiliz, sadece bazılarımızın bağlı olduğu ip, diğerlerinden daha uzun. Bu da bazılarımızın özgür olduğu yanılsamasına neden oluyor.
Bu yazıyı burada noktalayıp tadında bitirmek istiyorum. Yoksa çok uzayınca anlamını yitirebilir. Son olarak şunu söyleceğim. Bu üç kitap da bir anda okunup geçilecek kitaplardan değil bence. İnsanı etkileyen, çarpan, değerlerini alt üst kitaplardan. O yüzden farklı zamanlarda okumak, farklı etkiler yapabilir. Ben her açtığımda başka şeyler keşfederim.
Postmodern masalların başı sonu ortası belli değildir. Daha doğrusu bir sonu yoktur, başlangıcı onun sonu olabilir. Ya da sonu başlangıcı. Sonsuz bir yalnızlıktır bu.
İnsan karanlıkta belki de var değildir. O tamamen zifiri karanlıkta karanlığın bir parçasına dönüşür. Hiçbir varlık işareti yoktur, her şey her yer kapkaradır. Ancak üzerine bir parça ışık düştükçe insanın varlığı da anlam kazanır, şekillenir. İşte iç dünyası da böyledir.