Mutluluk Üzerine Notlar (2)
Bir kez kendi iç merdivenine adım atan bir daha asla çıkamaz oradan. Öyle bir iç dünyadır ki yürüdükçe merdiven sayısı artar, yürüdükçe genişleyen sonsuz bir dünya içimizdedir işte. Asıl olan onu keşfetmektir.
Bir kez kendi iç merdivenine adım atan bir daha asla çıkamaz oradan. Öyle bir iç dünyadır ki yürüdükçe merdiven sayısı artar, yürüdükçe genişleyen sonsuz bir dünya içimizdedir işte. Asıl olan onu keşfetmektir.
Yaşadığı dönemde çok etkili ve ünlü bir filozoftu. Hatta Albert Einstein, “Büyük düşünürler her zaman orta zekâlı insanlardan şiddetli muhalefet görmüşlerdir.” sözünü Russell’ı desteklemek için yazdığı mektupta kullanmıştır. Okunması ve anlaşılması gereken önemli çağdaş filozoflardan birisidir Russell.
Bazen öyle bir kenara çöker düşünürsün. Her şey anlamsızdır, yeni fark etmiş gibisindir sanki bu gerçeği ama. Kendini tanıyamazsın. Geçmiş anlamsız gelir birden sana, şu an ve gelecek de. İçi boştur yaptığın her şeyin. Sanki bir rüyada gibisindir. O an, bir anlığına uyanmışsındır. Yeniden uyuyup her şeyi unutmak istersin. Ama bir kez uyandın mı bu uykudan, bir daha asla uyuyamazsın.
Hayatımız boyu mutluluğu ararız bir biçimde. Para, şehvet düşkünlüğü, kariyer, iktidar arzusu, başarı açlığı hep mutlu olma ihtiyacından kaynaklanır özünde. Ama çoğu zaman bunlar bizi mutluluğa götürmediği gibi ondan da uzaklaştırırlar.
Yabancılaşmaya dair yaşanmış ilginç örnekler kapitalizmin gelişmiş olduğu ülkelerde sık sık yaşanıyor. Bunlardan birisi de şöyle: Daha önce Hollanda’da yaşanmıştı, şimdi de İspanya’da yaşandı. Kendi apartman dairesinde ölmüş bir kadının, öldüğü ancak 15 yıl sonra anlaşıldı. Bu kadın emekli maaşından otomatik olarak tüm giderlerini ödüyormuş; su, elektrik ve diğer ödemeler… O yüzden kimse varlığını yokluğunu merak etmemiş.
İnsan hep kendi dışındaki şeylerle ilgilenir: Para, kariyer, iktidar edinmek… vs için ömrünü harcar da, bütün bunlara asla doymaz. Ölene kadar yapabildiği ölçüde para kazanmaya, iktidar edinmeye ya da kariyer peşinde koşmaya devam eder. Böyle olmasına karşın dediğim gibi hem kendini, hem de diğer insanları çok iyi tanıdığını, gerçeği bildiğini düşünür. Oysa hem kendinden, hem de erdemden uzaklaşmıştır. Hem de çok uzaklara gitmiştir bunlardan farkında olmasa da.
İnsan dışarıdan yardım ve destek alsa da kişisel aydınlanmasını ancak kendi çabasıyla gerçekleştirebilir. Bunun için sürekli okuyup, araştırması ve bu da yetmez, her şeyi sorgulaması, analiz etmesi gerekir. Yanlış olduğuna ikna olduğu fikirlerinden vazgeçmesi de önemlidir. Sürekli bir gelişim çizgisi içinde olmalıdır insan kendi aydınlamasını gerçekleştirebilmek için.
Kaçtığımızı düşünsek de, bu toplumsal hayat içinde özgürlüğümüz denildiği gibi bağlı olduğumuz ipin uzunluğu kadardır. Kazancakis’in dediği gibi, özgür değiliz, sadece bazılarımızın bağlı olduğu ip, diğerlerinden daha uzun. Bu da bazılarımızın özgür olduğu yanılsamasına neden oluyor.
Onun için siz siz olun, gerçek hayattan tanıdıklarınızı hiçbir zaman hesaba katmayın; onlara güvenerek herhangi bir şey yapmaya kalkmayın. En azından tanıdıklarınızın yüzde 90’ndan bir şey beklemeyin. İşin özü şu: Hiç kimseden bir şey beklemeyiniz, kendinize güvenerek yola çıkınız yalnızca. Bu, hayatın bir gerçeğidir. Biraz da hayatın rüzgârı ile yelkenlerinizi şişirerek ve risk alarak tek başına yola devam ediniz.
Postmodern masalların başı sonu ortası belli değildir. Daha doğrusu bir sonu yoktur, başlangıcı onun sonu olabilir. Ya da sonu başlangıcı. Sonsuz bir yalnızlıktır bu.
Copyright © 2025 | WordPress Theme by MH Themes