Gri Yağmurlar, Ölü Kuşlar ve Yakamozlar
Son günlerde kent, her sabah yeni ölümlerle uyanıyordu. Hava iyice grileşmişti. İnsanlar da. İnsanlar insan değildiler, sıvası dökülmüş duvarlara benziyorlardı. Ve her yeni ölūm gördūǧūnde, […]
Son günlerde kent, her sabah yeni ölümlerle uyanıyordu. Hava iyice grileşmişti. İnsanlar da. İnsanlar insan değildiler, sıvası dökülmüş duvarlara benziyorlardı. Ve her yeni ölūm gördūǧūnde, […]
Mezar taşında “Don’t try” yazar. Ama o, en azından denemiştir ve bu dünyadan bir rüzgâr gibi geçse de geride birçok yaprak yeşil bırakmıştır.
Hepimiz bir anlamda Dostoyevski’nin köpeğine benziyoruz. Gerçek sevgiye yeterince değer vermiyor, sevgimizi göstermiyoruz. Bize sevgi gösterenleri ise kırıyor ve itiyoruz.
Sürgün, giderek büyüyen bir hüznün yorgun tașıyıcısıdır.
Sen gittin, sonra yağmur geldi, yağmurlar…
kendi çok bilinmeyenli denklemlerinde kaybolup gitmișlerdi sessizce…
bak bazen geleceğe yürürken
geçmişe bakmak gerekir
İçteki Sibirya’nın kapısı yoktur, anahtarı da. Kapı da sensin, anahtar da…
Sevgili Uzaklar,
Önceki gün bir film izledim, filmin kahramanı adam şöyle diyordu: “Dünyanın en kalabalık örgütü, yaşayan ölüler örgütüdür.”
Gerçekten şöyle bir düşündüm de ne kadar doğru sözler bunlar. İnsanların büyük çoğunluğunu da son derece iyi tanımlıyor. Bu koca yeryüzünde vücudu kadar bir yer işgal eden, insanların bir kısmı için, yaşamak sadece günü kurtarmak ve nefes alıp vermek anlamına geliyor.
özgür olmayı başarabiliyor musun
diye sordu kadın karşısındaki adama
bazen kendimi özgür hissederim
bazen de hissedemem
gerçekte hayat çok kısa
onu iyi yaşamayı bilmiyoruz
sanki beş hayatımız daha varmış gibi ucuzca harcıyoruz
Copyright © 2025 | WordPress Theme by MH Themes