Mahallemiz yani Aşağı Mahalle, Havza’nın o zamanki en canlı merkezi olan Samsun – Ankara karayolu üzerindeki Dörtyol’un hemen arka tarafına konumlanmıştı. İki blok sonunda ise arka taraftan bahçeler başlardı ırmağa kadar. Bu bahçelerin devamında ise ırmak vardı. Ve daha sonra bahçeler Karşıyaka’da devam ederdi. Irmak, Karşıyaka ile Aşağı Mahalle’nin sınırını belirlerdi. Irmak kenarı, bizim özerk cumhuriyetimizdi.
Bu günlerde başka mahallelerden çocuklar da bizim mahalleyi ziyaret eder ve şeker isterlerdi kapılarını çaldıkları evlerden. Bunlar Havza’nın tüm mahallerini, ellerindeki naylon şeker poşetleriyle ziyaret eder ve şeker biriktirirlerdi. Naylon torbalarının içinde binbir çeşit akide şekerleri parıldardı bunların. Hepsini yiyeceklerinden değil, ama şeker biriktirmeyi severlerdi bu çocuklar bayramlarda.
Necdet gelirdi okula gitmeden önce, hep beraber tren yolundan giderdik okula ilkokuldan beri. Bizim okul güzergâhımız hiç değişmedi. Karşıyaka’dan gelenler de tren yolu üzerinden giderlerdi okula. Bazen kız kardeşim Jale, ben ve Necdet ile giderdik ve Gar müdürünün kızı Sabiha ve kardeşleri de bize katılırlardı orada Havza Tren Garı’nın önünde. Gar’ın hemen üstündeki evde oturuyorlardı. Ve oradan hep birlikte sohbet ederek yavaş yavaş okula giderdik. Necdet ile ben sigara içerdik okuyla giderken.