Herkesin içinde bir Dostoyevski vardır

07/05/2018 Erol Anar 0

Ne kadar güzel bir anlatım değil mi dostum? İnsan ruhunun derinliklerine doğru bir geziye götürüyor bizleri. Oysa insanlara burun kıvırmaktan, onları küçümsemekten, kendimizi üstün görmekten başka ne yapıyoruz söyler misin?
Hep insanları kategorize etmez miyiz: Eğitimliler, eğitimsizler ya da kültürlüler, kültürsüzler diye? Ne kadar saçmadır oysa, kültürsüz kim vardır ki bu yeryüzünde! Kültür, insanın doğaya karşı yarattığı her şey değil midir dostum? Eğitimsiz olarak gördüğümüz insanlardan öğrenecek bir şey yoktur bize göre, onları dinlemeye değmez bile. Eğitimlilerle ise kıyasıya bir sidik yarışına girer, kendimizi kanıtlamaya çalışırız.

Ben Kendi Cehennemime Odun Taşıyorum

06/05/2018 Erol Anar 0

Görünmez duvarlar örerler, bu insanlar önümüze. Bu nedenle, hayatımız boyunca istediklerimizi yapamaz, istemediklerimizi yaparız. Bir şey yapacağımızda önce düşünür, çevremizdeki insanların tepkisini ölçmeye çalışırız. Çevremiz istediği için evlenir, onlar istediği için çocuk yaparız. Böylece çoğunlukla yapacaklarımızı gerçekleştiremeyiz. Bu nedenle hayatımız bir pişmanlıklar manzumesidir. Böyle yaparak, aslında kendi cehennemimize odun taşırız.

“Hiçbir şey Gerçek Değilse, Her şeye İzin Verilmiştir”

05/05/2018 Erol Anar 0

Burada gerçek kavramı, toplumun hafızasında sanal gerçeklik ile yer değiştirmiştir. Daha doğrusu sisteme göre toplumun hafızası yoktur, tek tek bireylerin de… O hafızayı, sistemin kendisi oluşturur. Buna göre, gerçek olan tek şey sistemin kendisidir, bireyler bir vida işlevi bile görmezler bu anlayışa göre.
Sahi kendi gerçekliğimizi mi yaşıyoruz, yoksa simulakr bir dünyada mıyız?

Sıkışma

03/05/2018 Erol Anar 3

Bazen çok sıkışırız hayatın içinde, kendimizi çaresiz ve güçsüz hisseder, hayatımızın gerçekte sona erdiğini düşünmeye başlarız. Sıkışma insana, yalnızlık, depresyon, izolasyon ve yabancılaşma getirir. Bunların da etkisiyle, kişi kendisini olduğundan daha da fazla sıkışmış hisseder. Ters döndürülmüş bir böcek ya da kaplumbağa gibi kendi eksenimiz etrafında dönüş yaparız yeniden normal durumumuza dönmek için. Bunun için çok çaba gösterir ve yeniden “normal” durumumuza döneriz. Bir çeşit füksasyon’dur (saplanma) bu sanki. Bir bataklığa saplanmış gibi debelenir dururuz, bu durumdan kurtulmak için çok çaba göstermemiz gerekir.

Sanal Geçit Töreni

02/05/2018 Erol Anar 2

Sosyal medyanın insanı idiotlaştırdığı iddia ediliyor ki, bu bir bakıma doğru. O yüzden bir süreliğine de olsa, sosyal medyadan çıkıp, kişi başkaların değil, kendi gözüyle kendisine bakınca kendi gerçekliğini görme şansı da artıyor.